26 Aralık 2011 Pazartesi

2012 gelirken

Az önce farkettim ki, 5 gün sonra "keşif zamanım" başlığının altına yeni bir etiket oluşturmalıyım, "26" diye. Malum yıl olarak da olsa 26 oluyorum ve evet ben buna keşif diyorum.

PS:Keşif zamanım - 25

25 Kasım 2011 Cuma

Pamidor

Pamidor son yıllarda sürekli önünden geçtiğim bir mağazaydı ama Pam kısmından ötesi bir anlam ifade etmezdi.

Bugün öğle yemeği için çıktığımızda, takipçi başına neredeyse 3 tweeti olan Efe "pamidor"un Rusça'da "domates" demek olduğunu söyledi.


Duyunca neden "atıyorsun" diye tepki vermiş olabilirim ama logosunda domates olması doğruluğunu kanıtlıyor.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Washington DC

Geçen akşam "kim 1 milyon ister" izlerken, ki programın adından şüphe duyuyorum şu an başka bir şeydi sanırım, "Washington DC'nin sonundaki DC ne anlama geliyor?" diye sordular.

Dizi ya da film izlerken "ilk fırsatta bakayım" derdim ama hiç bakmazdım, sonunda öğrendim. "District of Columbia" demekmiş.

DC diye belirtilmesinin sebebi de Amerika'da iki tane Washington bulunmasıymış.




Efe de biliyormuş sorunun cevabını, belirtmeden geçemeyeceğim. :)

17 Kasım 2011 Perşembe

engellenmiş olan internet siteleri

Efe'nin nereden aklına geldi bilmiyorum ama engellenmiş kaç tane internet sitesi olduğu gibi bir bilgi paylaştı. 15.506 taneymiş.

Üstelik asıl internet yasakları daha başlamamışken. Takip etmek isteyenler için;

http://engelliweb.com/

20 Ekim 2011 Perşembe

Limonun iyisi eski olurmuş.

"limon almaya gittim sabah konak'ta, bi kilo limon alabilir miyim dedim
tabii dedi bak onların hepsi eski limon dedi
ben de eski he mi dedim, limonlara baktım pek eski görünmüyodu
olsun ben bi kilo alayım dedim
meğer eski limon iyi bi şeymiş biliyo muydun
daha sulu olurmuş, içi kuru olmazmış"

Mantıklı geldi bana da, ama destekleyecek bir bilgi bulamam sanırım. Yanlışsa da valla ben Özgür'ün yalancısıyım.

5 Eylül 2011 Pazartesi

Black Eyed Peas

Hayır hayır müzik grubundan bahsetmiyorum, konu börülce. Bildiğimiz börülce.


Öğle yemeğimizi yerken sevgili RST börülceleri göstererek, "bunun ingilizcesi ne biliyor musun?" dedi. Tabi ki bilmiyordum.

Meğer "black eyed pea" börülce demekmiş.

Börülce sevmem, yemem. Ama artık sempatik buluyorum.

30 Ağustos 2011 Salı

Palindromlar

Ayda yılda bir televizyon izleyeyim dedim, o da yarım kaldı. Öyle rastgele kanallar arasında dolaşırken, “palindrom sayılar” diye bir şey duydum ama kanalı değiştirdim. Hani olur ya bir yere bakıp kafayı çevirirsin de, sonradan anlarsın orada ne gördüğünü, o şekilde. Duydum ama duyduğumu sonradan anladım. Tabi o zamana kadar kanal değiştirme tuşuna o kadar basmıştım ki, geri geri giderek bulamadım, ya da buldum da konu değişmişti, o yüzden konunun devamını yakalayamadım. Her neyse beni aldı bir merak, “palindrom sayı” diye bir şey gerçekten var mı, yoksa atıyor muyum, varsa da nedir?

Araştırınca çok da bir numarası olmadığını anladım. Palindrom sayılar tersten yazılışı da aynı olan sayılarmış. Mesela 236632 gibi.

Bir de palindromik kelime, hece ve cümleler varmış, ki benim hiç ilgilimi çekmediler. Ama merak eden olursa diye adres burada.

Ama şu da var ki Yavuz Sultan Selim'in palindromik şiirini gördüm wikipedia'da, o gerçekten iyiymiş.

sanma şahım / herkesi sen / sadıkane / yar olur
herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur
sadıkane / belki ol / alemde bir / serdar olur
yar olur / ağyar olur / serdar olur / didar olur

Yavuz Sultan Selim


Okudum, okudum anladım sandım, ama olayın mantığını tam kavrayamadığımı açıklamasını okuyunca anladım.

Bölümleri numaralandırırsak,

1 / 2 / 3 / 4
2 / 5 / 6 / 7
3 / 6 / 8 / 9
4 / 7 / 9 / 10

şeklinde bir sıralama olduğu ortaya çıkıyormuş. İlginç değil mi?

Bu arada şunu da yazmalıyım ki, adamın biri oturmuş 17,826 harften oluşan en uzun palindromik cümleyi yazmış, hatta nasıl yazdığını, daha doğrusu oluşturduğu programı da anlatmış. Tamam bir Yaşar Kemal değil ama bravo valla.

26 Ağustos 2011 Cuma

...

Kardeşim nasılsa blogumu pek takip etmiyor, etse de alınacak gücenecek bir durum yok. Okuduğum bir kitapta gördüğüm ve "evet, güzel bir nokta" dediğim için yazıyorum;

"Little brothers were more trouble than they worth."

Eşek Arısı vs Bal Arısı

Arılardan genel olarak korkarım, çünkü Arı Maya'nın tatlılığını hiç bir arıda görmedim. Aşağıdaki resimlerde de görüleceği üzere bal arıları aslında tatlı yaratıklar değil, hatta fazlasıyla tipsiz olduklarını bile söyleyebiliriz.



Anneannemlerin evinin çatısına eşek arıları yuva yapmış, gündüzleri işe çıkıp geceleri geri geliyorlar ve her seferinde beni korkutuyorlar. Onların yüzünden evden çıkamaz oldum.
Dedem öldürmeye kıyamadığı için, onlar gittikten sonra yuvalarını kapatmayı planlıyoruz ama bu arada psikopat bir komşu en iyi çözümün arıları yakmak olduğunu söyledi. Tamam kendilerini sevmem ama canlı canlı yakmak da olacak iş değil.

Şöyle de bir durum var ki aşağıdaki fotoğrafa bakınca bal arılarından daha tatlı oldukları bile söylenebilir;


















Bir de aşağıdaki fotoğraf var ki, görünce güldüm, eşek arısının eşek suratlı olması çok sempatik olabilirdi gerçekten :)



















Eşek arılarını bu kadar övdükten sonra onlarla ilgili öğrendiğim ve duyduğum tüm sempatiyi yitirmeme sebep olan durumdan bahsetmeliyim.

Eşek arıları, bal arılarını yiyorlarmış. Hem de çok hain bir şekilde, kovanların başında bekleyerek... Hatta eşek arıları bir kovana dadanmışsa, o sene bal arıları dışarı pek çıkmazlarmış ve bu sebeple bal yapamazlarmış.

Son olarak dedemden alıntı yapayım, "dünyanın düzeni, ikisi de arı ama biri tatlı olan bal üretirken, diğeri zehir üretiyor".

22 Temmuz 2011 Cuma

Klimasan

Geçenlerde MLH'yle Klimasan hakkında konuşurken "işte coca-cola'nın buz dolaplarını falan üretiyorlar" dedi. Ben de tabi klimanın yanı sıra buzdolabı da üretiyorlar sandım ama konuşmanın devamında öğrendim ki, Klimasan da klima yokmuş. İçeçek vs için soğutucu üretiyorlarmış. Hala isyanlardayım; "ama adı Klimasannn!"

18 Temmuz 2011 Pazartesi

GİZ'den

"where ignorance is bliss, 'tis folly to be wise"

"Cahillik mutluluktur" da diyebilirmişiz.

17 Temmuz 2011 Pazar

Singapur

Bir önceki postumda yazdığım gibi bulmaca çözerken Uzak Doğu araştırmalarına başladım.

"Madem Singapur ülkeymiş, bakalım nasıl bir yermiş" diyerek google görsellere girince, ağzım açık kaldı. Ülke olduğunu öğrendiğimde duyduğum şaşkınlıktan sonra, bir de güzelliğiyle şaşırttı beni.


















Aşağıdaki aslan benzeri heykel, Singapur'un simgesi Merlion'muş. Malezyalı bir prens adaya ilk geldiğinde aslana benzeyen bir hayvan görmüş ve adaya "aslan şehri" anlamına gelen "Singa Pura" adını vermiş. Daha sonra söyleyiş kolaylığı sebebiyle adı Singapur'a dönmüş ama aslan simgesi hep kalmış.
















Singapur fotoğrafları arasında kaybolmuşken ülkenin ekonomik ve sosyal yapısına da baktım ve okur yazarlık oranının ve refah düzeyinin yüksekliğiyle bir kez daha hayran kaldım.

Üstelik minicik bir ada ülkesiymiş.
























Uzun zamandır bir ülkeyi bu kadar beğenmemiştim. Vize de uygulanmıyormuş Türkiye'ye. Çok gidilip görülesi bir yer gibi duruyor.

Son olarak değişik binalarının fotoğraflarını da ekleyeyim de, baktıkça Singapur'a gitmek isteyeyim :)


Uzak Doğu

Hani mantık bulmacaları vardır, 5 kişi, 5 farklı yere, 5 farklı şekilde gitmiştir de, eşleştirme yapılır. Onlardan çözüyordum bugün. Seçeneklerden birinde "Uzak Doğu'ya giden 5 gün kalmıştır" diye bir bilgi vardı ve ben Singapur mu Bangkok mu Uzak Doğu'da bilemediğimden tıkanıp kaldım.

Baktım o kısmı eşleştirmesem olmayacak "Uzak Doğu neresidir?" diye araştırmaya başladım. Çin, Endonezya, Filipinler, Singapur, Kuzey ve Güney Kore, Tayland vs olan bölge Uzak Doğu diye geçiyormuş.

Tam Singapur Uzak Doğu'daymış deyip bulmacaya dönecekken Bangkok'un nerede olduğuna bakmayı akıl ettim neyse ki ve Bangkok'un Tayland'da olduğunu görünce ikisinin de Uzak Doğu'da olduğunu öğrendim.

Grafomani

Sevgili RST twittera öyle tweetler yazıyor ki, ingilizce-türkçe sözlük de kar etmiyor.

Mesela dün yazmış ki "5 more tweets and i am officially a graphomaniac". Zargan'dan "graphomania"nın ne olduğuna bakınca türkçesinin "grafomani" olduğunu gördüm. Hönk!

Daha sonra bir de grafomani'nin ne olduğunu araştırmam gerekti tabi ki. Duygularını düşüncelerini ya da kısaca insanın aklından geçen her şeyi yazma konusunda aşırı istek demekmiş. Sürekli yazma isteği de diyebiliriz sanırım.

8 Temmuz 2011 Cuma

Döpiyes-Tayyör

Geçen yıl işe yeni başladığım zamandı. İnsan Kaynakaları müdürü oryantasyon toplantısıyla ilgili verirken, "lütfen kızlar döpiyes veya tayyör, erkekler ise koyu renk takım giysin" deyince panik olmuştum "döpiyes ne?" "tayyör ne?" "benim ne döpiyesim ne de tayyörüm var" diye.

Meğer bildiğimiz etek-ceket, pantolon-cekete tayyör veya döpiyes denirmiş. Bir de konuyla ilgili internete bakarken döpiyes kelimesinin "iki parça" anlamına gelen "deux pieces"in okunuşundan geldiğini görmüştüm.

Simit

Ekmek kıvamında olan yumuşak ve beyaza yakın renkteki simitleri, tatlı gibi geldiği için yemem.Çıtır çıtır ve ince olan türünü severim.

Sabah Melihcan "simitlerin çıtır çıtır olmasının sebebi şekerli suya ya da şerbete batırmaları" dedi ve beni yıktı.

Meğer bu herkes tarafından bilinen bir şeymiş ama ben ilk defa duydum.Nedense daha çok yumurta sürülüp sonra susamlandığını düşünmüştüm.

5 Temmuz 2011 Salı

withholding

An itibariyle mutabık kaldığımız konu, "withholding"in çift "h" ile yazılıyor olması.

Şimdiye kadar her yere yanlış yazmışım. :)

Amerika'nın bağımsızlığı

Normalde Amerika'nın İngiltere'den koparak bağımsız olduğunu buraya yazmaya utanırdım. Ya da bağımsızlığını 1776'da ilan ettiğini. Ama Amerika'da bile 4 kişiden 1'i bilmiyorsa, ben de bilmeyebilirim.

http://newsfeed.time.com/2011/07/03/america-the-baffled-from-whom-did-we-break-free/

30 Haziran 2011 Perşembe

Timsahlar

Sevgili GİZ'in gönderdiği bir maili okuyunca yine "yok artık " dedim. En iyisi onun cümleleriyle aktarmak;

"Timsahların tarihi dinozorlardan daha önceye dayanıyormus hadi onu geçtim yavruların cinsiyetini yuvalarının sıcaklıgı belirliyormus, eger yuva 30 derece ve altındaysa sadece dişi çıkıyormus, eger yuva 31 derece ise hem dişi hem erkek çıkıyormus, derece 32 derece olup aştıgı anda yumurtadan sadece erkek çıkıyormus :) ne dersin değişik bir bilgi diil mi?"

Neyse ki bebeklerin cinsiyetini belirlerken sadece kromozomlar söz konusu, eğer hamilelikte maruz kalınacak dış etkenler sonucu değiştirseydi, çoktan insanlığın soyu tükenmişti.

12 Haziran 2011 Pazar

Barbar

Okuduğum bir kitaptan not almışım.

"Barbar" kelimesi eski Yunanca'da "yabancı" anlamında kullanılırmış. Nasıl olmuş da günümüzdeki şeklini almış araştırsam iyi olur.

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Esperanto

Almanca, İspanyolca öğrenelim derken, "oldu olacak esperanto öğrenelim" diyen arkadaşım sayesinde öğrenmiş bulunuyorum ki, bu isimde bir yapay dil var.

Polonyalı bir doktor, oturup bir dil türetmiş ve günün birinde tüm dünyada kullanılacağını düşünmüş. Şu ana kadar amacına ulaşamamış belki ama düşünce yapısını sevdim. :)

Esperanto ismi ise fransızca "umut etmek" anlamına gelen esperer kelimesine "yapan, eden" anlamına gelen "-ant" ekinin eklenmesinden doğmuş. Bu haliyle isim görevi görmeyeceği için de sonuna bir de "o" harfi eklenmiş, olmuş bize esperanto!

Bu arada amca çok da azimliymiş, bayrak bile yapmış;



Muhtemelen chakoland'ı kursam ben de bu şekilde, yıldız motifli yeşil bir bayrak yapardım.



Bu konuyu araştırdıkça şaşırıyorum, çünkü ana dili esperanto olan insanlar olduğu gibi, akıcı bir şekilde esperanto konuşan milyonlarca insan varmış. :)

Exceldeki renkler

Excel'in ne kadar uçsuz bucaksız olduğunu gördüğüm şu son 9-10 ayda, bir sürü kısa yol vs öğrendim. Ama en büyük keşiflerimden biri çalışmaya 7.45'te başladığım bu iğrenç, lanet günde yaptım;

Yazı rengini seçtiğimiz butonun altındaki "daha fazla renk" seçeneği. Bakıp da görememenin bu kadarı :)

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Volkswagen

Pam Audi'nin Volkwagen'e ait olduğunu söylediğinde "yok artık!" demiştim ama peşine düşmemiştim. Şimdi de CUN Seat ve Skoda'danın da Volkswagen'ın olduğunu söyleyince bir araştırma yapma gereği duydum. Sonuç şu;

Audi, Skoda ve Seat'ın yanı sıra Bentley ve Lamborghini de Volkswagen'inmiş. Vay be!

Çıtır tavuklar

Son 1,5 yıldır her fırsatta tavuk yiyorum. Pam'la birlikte bir hafta boyunca tavuk ve patates ikilisini değişik şekillerde yediğimiz zamanlar oldu. Ama hiç yediğim tavuğun kimlik bilgilerini sorgulamadım.

Geçen hafta ŞAH'tan gelen bir mesajla bu konuda da birşeyler öğrendim;

Tavukların yaşı hafta bazında hesaplanıyormuş, yani her hafta 1 yaş!Ve yediğimiz tavuklar ortalama 5-6 yaşlarında oluyorlarmış. Yani gencecik yaşlarında yiyoruz zavallıları.

Bu yazıyı tavuk yaşımı hesaplamadan bitirsem olmaz sanırım;
Yaş olmuş 1.314! Ama hala birşeyler öğreniyorum, bir kez daha;

"Öğrenmenin yaşı yok"

3 Mayıs 2011 Salı

Ziraat Bankası



GİZ ve ŞAH yıllardır bakıp da görmediğim bir konuda gözümü açtılar: Ziraat Bankası'nın amblemi.

Sevgili GİZ'in cümleleriyle aktarırsam;

"Ziraat bankası amblemi aslında sanıldıgı gibi bir başak tanesinin çok ötesinde TC Ziraat Bankası’nın baş harfleri yer almakta. (başak şeklinin en üstü TC, alt sol Z sağ ise B harfi) Akıllıca bi amblem, blog için faydalı bir paylaşım"

Son zamanlarda en çok şaşırdığım konulardan bir tanesi kesinlikle!

23 Nisan 2011 Cumartesi

Tabakhane

Tabakhaneye bok yetiştirmek lafının uydurma, daha doğrusu değiştirme sonucu ortaya çıktığı gibi bir kanıya sahiptim. Ancak gerçekten destekli bir lafmış.

Bilindiği üzere tabakhanelerde deri tabaklama işlemi yapılır. Bu işlem için kullanılan en temel maddelerden biri de köpek pisliğiymiş.

Bir zamanlar Gümüşhane, Bayburt dolaylarında tabakhane sayısı ve üretimde bir artış olmuş. (Bu durumu fırsat bilen insanlar köpek yetiştirme işine bile başlamışlar.)
Köpek pisliğinin, köpek yapınca hemen fabrikaya yetiştirilmesi gerekiyormuş. İçindeki kimyasalların özelliğini kaybebetmesi için acele edilmesi dolayısıyla acele edilmesi "tabakhaneye bok yetiştirme" tabirinin ortaya çıkmasına sebep olmuş.

İki dirhem bir çekirdek

İki gün önce sevgili BİL iki dirhem bir şekilde işe gelmişti. Hatta bu tabiri de ilk olarak kendisi kullandı;

- "İki dirhem bir çekirdek miyim neyim?" diye.

Sonra da bu iltifatın nereden gelmiş olabileceği konusuyla ilgilenip bir arştırma yaptı ve işte sonucu;

Osmanlı zamanında ölçü birimi olarak dirhem kullanılırmış. 1238 gramlık okkanın dörtte biri ağırlığa "dirhem" denirmiş. Bunun yanında sarraflar daha hassas ölçümler için, şimdi 5 grama karşılık gelen "çekirdek" ölçü birimini de kullanırlarmış.

Eski dönemlerde çok kıymetli olan Osmanlı altınının ağırlığı "iki dirhem bir çekirdek"e tekabül ediyormuş.

Uzun lafın kısası "iki dirhem bir çekirdek senior"a gel! :)

22 Nisan 2011 Cuma

Olmuksa

İşle ilgili notlarımı karıştırırken geçen hafta GİZ'den duyup not aldığım bir yazıya rastladım.

Olmuksa; Oluklu mukavva sanayii'den geliyormuş.

21 Nisan 2011 Perşembe

Günün sözü

"İnsan seçmek ve insanları küçük görmek kadar büyük bir küçüklük yoktur."

B.Sabuncu

16 Nisan 2011 Cumartesi

Orhan Veli

Büyük üstat GSR ofise geldi ve bilgisiyle beni yine şaşırttı. Orhan Veli'nin ölümü hakkında hiç bir fikrim yoktu. Meğer Orhan Veli çukura düştüğü için ölmüş!

Ankara'da belediyenin kazdığı çukura düşen Orhan Veli, daha sonra İstanbul'a dönmüş. Rahatsızlanınca doktora gitmiş fakat alkol zehirlenmesi olduğunu sanıp, o yönde bir tedavi uygulamışlar.

Nedense hep daha ince, acılı gelen bir ölüm yakıştırmıştım Orhan Veli'ye.

15 Nisan 2011 Cuma

Platon

Öncelikle Platon'un nasıl olup da Eflatun şeklinde kullanılmaya başlandığını merak ettiğimi belirtmek isterim. Şu şekilde bir dönüşüm olmuş olabilir mi acaba;

Platon
Flaton
Flatun
Eflatun

Bu tür bulmacalar vardı bir zamanlar hala var mı ki?

Platon hakkında öğrendiklerime gelirsem;
Sokrates'in öğrencisi, Aristoteles'in hocası olması ilk konu olabilir.
Gerçek adı Aristokles olmasına rağmen, atletik vücut yapısı ve geniş göğsü sebebiyle (Yunancada "geniş göğüs" demekmiş) "Platon" olarak anılırmış. Ve en başta da belirttiğim gibi, Eflatun'a dönüşmüş zamanla.

Yok artık!

Çok sevdiklerimle işe gidiş yolunda yaptığımız beyin fırtınası sonucu genel kültür patlaması yaşadım.

ENKA tabelasının yanından geçerken, sayın herşeyi bilen ŞAH,
- ENKA'nın adı "enişte ve kayınbiraderlerden geliyormuş" dedi.
Ben daha o şoku atlatamadan büyük patron GSR ve genius RST de bu tür bilgilerini paylaşmaya başladılar.
İşte o gün öğrendiklerim;
OSSE - Osman ve Selahattin
HAWK - Hacı Abdüllaziz "we" Kardeşleri (Buradaki "we" nin gerekçesini her hatırlayışımda hala gülüyorum, çok fazla türk işi durmasın diye "w" kullanmışlar, aman Allahım!)

Bir de Alfemo vardı ama onu sadece başlık olarak not almışım, açılımını da yazsaymışım iyi olurmuş. :)

Dün de okulda arkadaşlara bunları anlatırken öğrendim ki, RODİ Ramazan Oğulları Dikim İşletmesi'nin kısaltmasıymış.

Aylar önce DYO'nun adının "Durmuş Yaşar ve Oğulları"ndan geldiğini öğrenmiştim ama yazmaya vakit bulamamıştım. Bu bahaneyle onu da yazayım bari. :)

9 Şubat 2011 Çarşamba

Alexander Rybak - "Funny Little World" (Official Music Video)

Chery

Arabalarla ilgili birşeyler yazınca, Chery'nin Çinliler tarafından yapıldığı geldi aklıma.

Bu arada Çinlilerle ilgili bir not daha; adamları beğenmiyoruz ama yaptılar mı da yapıyorlar. Benim metom diye bir marka, çift hatlı, radyo, televizyon vb özelliklere sahip dandik telefonumun kulaklığı makinede yıkandı ve hala çalışıyor.
Artık Çinliler kral benim gözümde! :)

Dacia

"Renault, Dacia'nın pazar payını artırmayı hedefliyor" haberinden çıkan sonuç;

Dacia Renault'nunmuş.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Temel Reis

Uzun bir aradan sonra ilk post'um sevgili GİZ ve RST'den. Aynen aktarıyorum;

"Temel Reis’in ingilizce adi Popeye: pop-eye! Pop fiil olarak portlemek gibi fln burda, eye da goz biliosun. Yani temel reis die bildigimiz o tuzlu karakter in orijinal adi portlek-goz. Yani hic kahramanimsi deil aslinda....safinaziin adi da olive oil bu arada, zeytinyagi yani. Kaba sakali da eklersen yunan adalarindan cikma aylak balikcilar gibi fln bunlar cok akdeniz aslinda... "

Teşekkürler...

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites