30 Ağustos 2011 Salı

Palindromlar

Ayda yılda bir televizyon izleyeyim dedim, o da yarım kaldı. Öyle rastgele kanallar arasında dolaşırken, “palindrom sayılar” diye bir şey duydum ama kanalı değiştirdim. Hani olur ya bir yere bakıp kafayı çevirirsin de, sonradan anlarsın orada ne gördüğünü, o şekilde. Duydum ama duyduğumu sonradan anladım. Tabi o zamana kadar kanal değiştirme tuşuna o kadar basmıştım ki, geri geri giderek bulamadım, ya da buldum da konu değişmişti, o yüzden konunun devamını yakalayamadım. Her neyse beni aldı bir merak, “palindrom sayı” diye bir şey gerçekten var mı, yoksa atıyor muyum, varsa da nedir?

Araştırınca çok da bir numarası olmadığını anladım. Palindrom sayılar tersten yazılışı da aynı olan sayılarmış. Mesela 236632 gibi.

Bir de palindromik kelime, hece ve cümleler varmış, ki benim hiç ilgilimi çekmediler. Ama merak eden olursa diye adres burada.

Ama şu da var ki Yavuz Sultan Selim'in palindromik şiirini gördüm wikipedia'da, o gerçekten iyiymiş.

sanma şahım / herkesi sen / sadıkane / yar olur
herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur
sadıkane / belki ol / alemde bir / serdar olur
yar olur / ağyar olur / serdar olur / didar olur

Yavuz Sultan Selim


Okudum, okudum anladım sandım, ama olayın mantığını tam kavrayamadığımı açıklamasını okuyunca anladım.

Bölümleri numaralandırırsak,

1 / 2 / 3 / 4
2 / 5 / 6 / 7
3 / 6 / 8 / 9
4 / 7 / 9 / 10

şeklinde bir sıralama olduğu ortaya çıkıyormuş. İlginç değil mi?

Bu arada şunu da yazmalıyım ki, adamın biri oturmuş 17,826 harften oluşan en uzun palindromik cümleyi yazmış, hatta nasıl yazdığını, daha doğrusu oluşturduğu programı da anlatmış. Tamam bir Yaşar Kemal değil ama bravo valla.

26 Ağustos 2011 Cuma

...

Kardeşim nasılsa blogumu pek takip etmiyor, etse de alınacak gücenecek bir durum yok. Okuduğum bir kitapta gördüğüm ve "evet, güzel bir nokta" dediğim için yazıyorum;

"Little brothers were more trouble than they worth."

Eşek Arısı vs Bal Arısı

Arılardan genel olarak korkarım, çünkü Arı Maya'nın tatlılığını hiç bir arıda görmedim. Aşağıdaki resimlerde de görüleceği üzere bal arıları aslında tatlı yaratıklar değil, hatta fazlasıyla tipsiz olduklarını bile söyleyebiliriz.



Anneannemlerin evinin çatısına eşek arıları yuva yapmış, gündüzleri işe çıkıp geceleri geri geliyorlar ve her seferinde beni korkutuyorlar. Onların yüzünden evden çıkamaz oldum.
Dedem öldürmeye kıyamadığı için, onlar gittikten sonra yuvalarını kapatmayı planlıyoruz ama bu arada psikopat bir komşu en iyi çözümün arıları yakmak olduğunu söyledi. Tamam kendilerini sevmem ama canlı canlı yakmak da olacak iş değil.

Şöyle de bir durum var ki aşağıdaki fotoğrafa bakınca bal arılarından daha tatlı oldukları bile söylenebilir;


















Bir de aşağıdaki fotoğraf var ki, görünce güldüm, eşek arısının eşek suratlı olması çok sempatik olabilirdi gerçekten :)



















Eşek arılarını bu kadar övdükten sonra onlarla ilgili öğrendiğim ve duyduğum tüm sempatiyi yitirmeme sebep olan durumdan bahsetmeliyim.

Eşek arıları, bal arılarını yiyorlarmış. Hem de çok hain bir şekilde, kovanların başında bekleyerek... Hatta eşek arıları bir kovana dadanmışsa, o sene bal arıları dışarı pek çıkmazlarmış ve bu sebeple bal yapamazlarmış.

Son olarak dedemden alıntı yapayım, "dünyanın düzeni, ikisi de arı ama biri tatlı olan bal üretirken, diğeri zehir üretiyor".

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites